1970′lerde Biga'da dinlediğim (o zaman evimiz İstiklal Caddesi'nde şimdi yıkılmış bulunan 81'no'lu ev idi) bazı vefat selâlarında aynı anda çift sesli ama çoksesli olmayanlarını hatırlıyorum. Neden bazıları tek müezzin, bazıları çift müezzin tarafından okunduğu konusunda yıllar öncesinden aklımda kalan ise çift müezzin tarafından okunan vefat selalarının sahibinin nüfuzlu, zengin, sevilen, … kişi olduğudur. Bu çift müezzinli teksesli minare şerefesinden mikrofonsuz okunan selaların kulağa daha bir görkemli geldiği şeklinde nostaljik duyusal izlenimim bugün geçmişin bir sadası olarak kulaklarımda hala yankılanmaktadır.
Bir Zamanlar Türkiye nostaljisi içinde biraz farklı olarak aktarılan “Camilerde karşılıklı çifte ezan” başlığını okuduğumda aklıma ilk gelen yukarda anlattığım 1970′ler kaynaklı anekdot olmuştu. Fakat Biga’da anlattığımla aynı olmayan (biri aynı anda, aynı ezan, iki müezzin; diğeri bir müezzinin ardından aynı cümleye başka bir veya birkaç müezzinin başlaması şeklinde) başka bir versiyonu daha varmış.
Birinci anlattığım Biga versiyonunu ise bugün çoğu kimse bilmiyor.
“Camilerde/minarelerde karşılıklı çifte ezan”
Eskiden özellikle Cuma, Kandil, Arife gibi dinî günlerde büyük camilerde, ağırlıklı olarak da Selâtin camilerde(*) ezanlar iki ayrı minareden, yankılı olarak okunurdu. Birinci müezzin ezanın bir bölümünü okuyup bitirdiği anda, diğer minaredeki müezzin aynı bölümü farklı bir makamdan okumaya başlar, ezan bitene kadar karşılıklı olarak devam ederdi. 2 ayrı müezzinin bu birbirini takip eden karşılıklı atışma tarzındaki okumaları, uzaklardan sanki yankı hissini uyandırırdı insanda…
4 minareli camilerde ise, kimi zaman 4 ayrı minareden 4 müezzin tarafından okunan ezanlar da olurdu. Hiç susmadan, caminin etrafındaki 4 minareyi de çepeçevre dolaşan bu özel ezan okuma tarzına artık günümüzde sadece İstanbul’da seyrek karşılaşılmaktadır.(1)
Çifte ezan okuma geleneği ülkemizde çok yaygın bir uygulama değil. Sultanahmet ve Firuzağa’daki eskiden yapılan ve kesintiye uğrayan karşılıklı ezan okumanın on yıllık bir geçmişi var. Ancak Nuruosmaniye ve Gazi Atikali Paşa camileri çift ezan okuma uygulamasını 1930 yılından beri kesintisiz olarak sürdürüyor. Cami imamı Mustafa Yaşar burada 1930′dan beri kesintisiz çift ezan okuduklarını hatta Mahmutpaşa Camii’ni de dahil ederek öğle ve ikindi vakitlerinde üçlü ezan icra ettiklerini kaydediyor. Yalnız cuma günü öğle namazında vakit darlığından okunmadığını belirten Mustafa Hoca, ‘Çorlulu Ali Paşa Camii’nde imam iken buradan geçtiğimde bir duvarın dibine oturur karşılıklı okunan ezanları dinlerdim. Şimdi de iyi okuyucular var ama eskilerin musiki bilgisi daha iyiydi. Bazen misafir müezzinlere ezan okutulduğunda, deneyimleri olmadıkları için bizim ezana uyamıyor ve bu uyumsuzluğu cemaat fark edip bizi uyarıyor.’ diyor. Nuruosmaniye’nin müezzinleri Nizamettin Sevil ve Ahmet Rüştü Küllüoğlu’nun davet sesine Atikali Paşa’dan Selami Korkmaz ve Mahmutpaşa’dan Musa Hoca karşılık veriyor.
Selatin Camileri
Selatin camileri, Osmanlı İmparatorluğu döneminde sultanların yaptırdıkları camilere verilen addır. Saray geleneğinde selatin camilerinin yaptırılabilmesi için birtakım koşullar vardır. Öncelikle bir padişahın selatin camisi yaptırması için önemli bir askerî zafer kazanması ve bu zaferle birlikte önemli bir savaş ganimeti ele geçirmesi gerekirdi. Selatin camilerinin yapımına devlet kasasından takviye olmaz, yalnızca padişahın kişisel serveti kullanılırdı. Önceleri sefere gitmeyen ve ganimet kazanmayan padişahlar selatin camisi inşa ettirmezlerdi. Ancak bu gelenek, I. Ahmet’in Sultanahmet Camii’ni inşa ettirmesiyle bozulmuş ve ganimet kazanma geleneği 18. yüzyılda tümüyle terk edilmiştir. Selatin Camilerinin özellikleri: Hünkâr mahfili vardır. Birden fazla minareye sahiptirler. Ramazan aylarında minareler arasına mahya asılır. Büyük camilerdir. 24 saat açık olmalıdırlar. Selatin Camileri: Süleymaniye Camii, Selimiye Camii, Sultanahmet Camii, Şehzade Camii, Nuruosmaniye Camii, Fatih Camii, Eyüp Camii, Yeni Cami, Beyazıt Camii .